Boks, gücün, tekniğin ve cesaretin sınandığı bir spor dalı. Ancak bazen ringdeki mücadele, sporun sınırlarını aşarak hayatın en karanlık köşelerine dokunur. 1962 yılında Emile Griffith ve Benny “Kid” Paret arasında yaşananlar, tam da böyle bir anın, spor tarihine kara bir leke olarak geçen trajik bir olayın hikayesidir. Bu olay, sadece bir boks maçının sonucu değil, aynı zamanda sözlerin ne kadar yıkıcı olabileceğinin, öfkenin nelere yol açabileceğinin ve bir anlık vahşetin bir ömre nasıl mal olabileceğinin acı bir kanıtıdır.
Üçüncü Randevu ve Tartıdaki Kıvılcım
24 Mart 1962’de, New York’un efsanevi Madison Square Garden’ı, Welter Siklet Dünya Şampiyonluğu unvan maçı için tıklım tıklımdı. Ringin köşelerinde, birbirlerini çok iyi tanıyan iki boksör vardı: son şampiyon Benny “Kid” Paret ve unvanı geri almaya kararlı Emile Griffith. Bu, ikilinin üçüncü karşılaşması olacaktı. İlk maçı Griffith, ikincisini ise Paret kazanmıştı. Rekabet doruktaydı, ancak bu kez atmosferde sadece sportif bir gerginlikten fazlası vardı.
Her şey maçtan bir gün önceki tartıda başladı. Küba asıllı Paret, rakibi Griffith’e yaklaştı ve İspanyolca’da eşcinsel erkekler için kullanılan aşağılayıcı bir argo terim olan “maricón” diye fısıldadı. O dönemde Griffith’in cinsel yönelimi hakkında söylentiler dolaşıyordu ve Paret’in bu hamlesi, sadece bir sataşma değil, aynı zamanda derinlere işleyen kişisel bir hakaretti. Griffith öfkeden deliye dönse de, o an karşılık vermedi. Ancak bu aşağılama, içine attığı bir zehir gibiydi ve maç gecesi patlamak için doğru anı bekliyordu.
Öfkenin Patladığı 12. Raund
Maç, başından itibaren büyük bir çekişmeye sahne oldu. İki boksör de varını yoğunu ortaya koyuyordu. Ancak 12. raunda gelindiğinde, maçın seyri korkunç bir şekilde değişti. Griffith, rakibini ringin köşesine sıkıştırdı. Ve sonra, tartıda içine attığı öfke, kontrolsüz bir şiddet patlamasıyla dışarı vurdu.
Griffith, Paret’e art arda, acımasızca yumruklar indirmeye başladı. Bir, iki, beş, on… Yumruklar sayısızdı ve Paret savunmasızdı. Köşeye yaslanmış, iplere tutunmaya çalışıyor, ancak darbelerden kaçamıyordu. Ring kenarındakiler ve maçı canlı yayında izleyen milyonlar dehşet içindeydi. Hakem Ruby Goldstein’ın maçı durdurması için çığlıklar yükseliyordu, ancak hakem, belki de Paret’in toparlanacağını umarak, müdahale etmekte gecikti.
Sonunda Goldstein araya girdiğinde artık çok geçti. Paret, bilincini kaybetmiş bir şekilde iplerden aşağı kaydı. Ring doktorları hemen müdahale etti, ancak durum ciddiydi. Paret sedyeyle hastaneye kaldırıldı.
Bir Ölüm ve Ömür Boyu Süren Vicdan Azabı
Benny “Kid” Paret, aldığı ağır darbeler sonucu komaya girdi ve bir daha kendine gelemedi. Maçtan tam 10 gün sonra, 3 Nisan 1962’de hayatını kaybetti. Henüz 25 yaşındaydı.
Bu trajik ölüm, boks dünyasını sarstı. Sporun vahşeti, hakemlerin sorumluluğu ve maç öncesi gerginliklerin sonuçları üzerine hararetli tartışmalar başladı. Ancak en büyük yük, Emile Griffith’in omuzlarındaydı.
Griffith, unvanını geri kazanmıştı ama bunun bedeli çok ağır olmuştu. Olaydan sonra asla eskisi gibi olamadı. Ömrü boyunca o anın kabuslarıyla, Paret’in hayaletiyle ve insanların suçlayıcı bakışlarıyla yaşamak zorunda kaldı. Kendisine “katil” diyenler oldu. Yıllar sonra verdiği röportajlarda, o gece olanlardan duyduğu derin pişmanlığı ve vicdan azabını dile getirdi. Paret’in oğlunu yıllar sonra kucakladığında gözyaşlarına boğulması, bu yükün ne kadar ağır olduğunun bir göstergesiydi.
Unutulmayan Bir Ders
Emile Griffith ve Benny Paret trajedisi, boks tarihinin en karanlık sayfalarından biridir. Bu olay, sporun içindeki rekabetin ve agresifliğin ne zaman tehlikeli bir sınıra ulaştığını, sözlerin fiziksel şiddeti nasıl tetikleyebileceğini ve bir anlık kontrol kaybının geri dönüşü olmayan sonuçlara yol açabileceğini acı bir şekilde hatırlatır. Griffith’in ömür boyu taşıdığı yük, ringdeki zaferlerin bazen ne kadar anlamsız kalabildiğinin ve en önemlisi, her yumruğun ardında bir insan olduğunun unutulmaması gerektiğinin altını çizer.